II. Abdülhamit Çocukluğu ve Eğitimi

0
7034
II. Abdülhamit Çocukluğu Ve Eğitimi Osmanlı Devletinin 34. Padişahı SULTAN Turquie Turkey Ottoman Sultan Abdul Hamid Gençlik Yılları
II. Abdülhamit Çocukluğu Ve Eğitimi Osmanlı Devletinin 34. Padişahı SULTAN Turquie Turkey Ottoman Sultan Abdul Hamid Gençlik Yılları

I. Abdülmecid’in ikinci oğlu olarak dünyaya gelen, II. Abdülhamid ağabeyi V. Murad ile beraber beş yaşında iken 1847 yılında sünnet merasimleri gerçekleştirilmiştir. II. Abdülhamid, on yaşına geldiğinde otuz üç yaşındaki annesini kaybetmiştir. Tir-i Müjgan verem hastalığına yakalanmış ve Beylerbeyi Sarayı’nda hava tebdilinde iken ölmüştür. Yenicami Türbesi’nde medfundur.

Annesinin vefatı üzerine çok ağlamıştır. Oğlunun çok üzüldüğünü gören Abdülmecid yanına çağırarak: “Ağlama oğlum. Allah’ın emrine karşı gelinmez. Senin hem annen, hem de baban benim” diyerek gözlerinden ve yanağından öperek onu teselli etmiştir. Sultan Abdülmecid bundan sonra oğluna “içli oğlum” diye hitap ettiği bilinmektedir.

10 yaşında annesini kaybeden Abdülhamid’in himaye ve terbiyesi Perestu Kadına verilmiştir. Saray âdetine göre, küçük yaşta annelerini kaybeden şehzade ve sultanlar, dairesi halkıyla beraber, padişahın kadın efendilerinden birisinin himayesine verilirdi. Abdülhamid’in himayesiyle görevli olan Perestu kadının da hiç çocuğu olmamıştı.

Perestu Kadın, Çerkes Ubuh kabilesinden “mavi gözlü, altın sarısı saçlı, şeffaf tenli, narin yapılı ve ufak tefekti”. Hiç çocuğu olmayan Perestu Kadın, Abdülmecid’in kadınlarından Düzdil Kadı’nın ölümü üzerine onun kızı Cemile Sultan ile Tir-i Müjgan’ın ölümüyle de Abdülhamid’i büyütmüştür. Abdülmecid, Abdülhamid’in annesinin ölümü üzerine onu yanına alarak Perestu Kadın’ın dairesine götürmüştür ve ona: “Bak kadınım, şimdi de sana güzel bir erkek evladı getirdim. Allah’tan sonra sana emanet” demiştir. Perestu Kadın, bundan sonra Abdülhamid’i sahiplenmiş ve kendi öz evladı gibi ilgi göstermiştir. Nitekim Abdülhamid ileride, “Validem ölmemiş olsaydı o da bana ancak bu kadar bakabilirdi” diyecektir.

Perestu Kadın’ın annelik vazifesi başlangıçta kolay olmadı. Çünkü Abdülhamid öz annesini bir türlü unutamıyordu. Üvey annesinin kendine gösterdiği sevgi ve şefkati yadırgamıştır. Perestu Kadın, öksüz Abdülhamid’e karşı o kadar anlayış ve sabır göstermiştir ki, neticede Abdülhamid öz annesi gibi onu yakın hissetmiştir. Perestu Kadın’ın nazik muamelesi Abdülhamid üzerinde tesirini göstermiş onu etrafındakilere karşı daha sokulgan ve sevimli hale getirse de, kardeşlerine karşı kıskançlık duygularını yenmesine yardımcı olmamıştır.

Annesinin vefatı üzerine oğluna “içli oğlum” diye hitap eden Abdülmecid’in kulağına giden bazı hadiseler oğluna duyduğu şefkat ve muhabbetin azalmasına neden olmuştur. Bu hadiselerin bazıları şunlardır:

Bir gün Abdülmecid oğulları ile sofrada iken yemeğin sonunda Abdülhamid, yemiş tabağında kalan bir dilim karpuzu alarak sofradan kalkıp gider. Bunu gören sultan Mecid yemek yerken huzurda bulunulması istenilen Mihran Düz Bey’e “Bu çocuğu ıslahtan ümidini kestim” dediği rivayet edilmektedir.

Mecid Efendi’nin tepkisine sebep olan diğer bir olay da, kardeşleri Reşad Efendi ile Kemaleddin Efendiler bahçede hemşireleri Seniye Sultan’la oynamışlar. Daha sonra yukarı çıkıp minderlerin üzerinde uyumuşlardı. Hamid, uyuyakaldıklarını görünce Seniye Sultan’ın üzerindeki mücevheratları alıp kimsenin göremeyeceği yere saklar.

Buna benzer olayların Abdülmecid’in kulağına gitmesi üzerine babasının ilgisinden yoksun kaldığı gibi, kardeşlerinin ilgilerine karşı sert ve soğuk tepki vermesi neticesinde çocukluk yılları yalnızlık içinde geçmiştir. Diğer şehzadeler gibi neşeli bir hayat geçirmemiştir.

Abdülmecid ile oğlu arasında uzaklaşma açık şekilde kendini göstermiştir. Sünnet merasimlerinden sonra şehzadeler, haremden selamlığa geçmişlerdi. Böylece askeri merasim ve Cuma selamlıklarında babalarına refakat etme hakkını kazanmışlardı. Merasimlerde Murad Efendi daima babasının yanında yer aldığı halde, Abdülhamid Efendi’nin hiç görülmediği söylenmektedir.

Babasının ilgisizliği ve kardeşleri karşı soğuk ve sert davranması nedeniyle yapayalnız geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarında en büyük ilgi ve desteği Perestu Kadın’dan görmüştür. Onun dışında yakınlık gördüğü diğer kişi Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan’dır. Çocukluk yıllarının yalnızlık içinde geçmesi, onun hayatında şüphesiz olumsuz etkileri olmuştur. Bunların en başında yalnızlıktan dolayı, sürekli öldürülme korkusu içinde olmasıdır. Bundan dolayıdır ki, tahta geçtiği dönemde saltanat ve tahtının devamını istibdat sisteminde görmüştür.

Sultan II. Abdülhamid’in Ferdi Özellikleri Ottoman Empire Sultan 2. Abdülhamid Han Osmanlı Devleti Sultanı. Osmanlı Sultanları Tarihi Kimdir Yaşamı Önemi
Sultan II. Abdülhamid’in Ferdi Özellikleri Ottoman Empire Sultan 2. Abdülhamid Han Osmanlı Devleti Sultanı. Osmanlı Sultanları Tarihi Kimdir Yaşamı 

Sultan Abdülhamid’in bütün yaşamında olduğu gibi eğitimi konusunda da değişik görüşler vardır. Ongunsu, Sultan’ın kuvvetli bir tahsili olmadığını ancak zeki bir kişi olduğunu belirtmektedir. Freely ise, Murad ile birlikte oldukça iyi bir eğitim aldıkları ve Fransızca bildikleri kaydedilmiştir. Karal ise ilmiye sınıfı ve yabancılardan tayin edilmekle birlikte, muntazam bir eğitim görmediği görüşündedir. Buna dayanak noktası olarak yazısının düzgün olmaması ve imzasının bozukluğunu gösterir. Az çok Fransızca konuştuğunu, ancak hata yapmak korkusundan dolayı konuşmadığını belirtir.

Kazım Karabekir daha ileriye giderek sultanın çok cahil birisi olduğunu belirttikten sonra bu tezini kuvvetlendirmek için Sultan’ın 2 Mart 1333 (1917) bastırıp yayınlattığı hatıratından su pasajı nakleder: “Ben saltanatta iken muntazam tahsil ve tetebbüe vakit bulamıyordum. Şehzadeliğim de büyük biraderim gibi kayıtsızlıklar içinde geçti. Ben Selanik’e gittikten ve hal ve tahavvülün icabettiği fütur 2-3 ay zarfında zail olduktan sonra muntazam tahsit etmeye başladım. Edebiyat ile tarih sevdiğim şuabatı marifettendir. Ben istihbarat gibi şan ve şerefin de büyük bir kısmını zamanı menkubiyetimde kazandım. İşte bugün lehülhamd fikrimi oldukça düzgün bir üslup ile ifade edebiliyorum. Fransızca’dan kulak dolgunluğu ile birçok kelime bilirdim. Selanik’in uzun günlerinde bu lisanı muntazam tahsil etmeye çalıştım.”

Sultan Abdülhamid’in eğitimi konusunda farklı görüşler olmakla birlikte, Sultan Mecid Osmanlı tarihi içerisinde şehzadelerin tahsil ve terbiyesi ile meşgul olan padişahtır. Ancak yerli ve yabancı birçok hocadan ders alan şehzadelerin bilgiyi tam olarak öğrenemedikleri hakim görüştür. Abdülhamid’in de tahsile pek fazla merakı olmadığı, hocaların kendisinden şikayetçi oldukları bilinmektedir. Nitekim bunu hatıratında “kayıtsızlık içinde geçen günler” diye belirtilmektedir.”

2. Abdülhamid hangi hocalardan ders almıştır

Abdülhamid, eğitimi müddetince değişik hocalardan ders almıştır. Bunlar,

Mirliva Guatelli, Mirliva Dussup, Miralay Lombardi Bey (Batı Musikisi ve piano),

Aleksan Efendi (piano),

Celaleddin Efendi ve 1850’den itibaren Kazasker Tosyalı Mustafa İzzet Efendi (hat sanatI),

violonist Hidayet Bey (keman),

Rumeli kazaskeri Acem Ali Mahvi Efendi, sadrazam Safvet Paşa (Farsça),

Şerif Efendi, Ferid Efendi, Şirin Hafız, Ömer Hulusi (Arapça),

Namık Paşa, Mösyö Gardet (Fransızca),

Gümüşhaneli Gerdankıran Ömer Hulusi Efendi (Türkçe, Osmanlı edebiyatı, ulum-i islamiye, hadis),

Maarif Nazuru Vezir Mehmed Tahir, Münif Paşa (ekonomi-politika),

Vak’anüvis Lütfi (Osmanlı Tarihi),

lalaları Mehmed Sadık Ağa ve 1857’de ölümünden sonra Mabeynci Osman Bey (spor, süvarilik),

Sadrazam İbrahim Edhem Paşa (Fransız Edebiyatı),

şeyhi Tarabulusgarbli Mehmed Zarif Efendi (Şazeli tarikatı adabı),

1879’dan itibaren şeyhi olan Rumeli kazaskeri Halebli Sayyadzade Ebü’l-Hûda Efendi (Kadirilik) ile hünkar yaveri çeşitli subaylardan (askerlik dersleri) almıştır.

CEVAP VER